11 Aralık 2013 Çarşamba

SIRILSIKLAM ANILAR

Bu koca şehirde olanları, her zaman gören ve bilen birileri var.
Sanmayın ki, kurtulursunuz haramiler!
Cesaret yoksunu cehaletin sefil  prensleri, diktatörler.
Bu ihtiyar sokaklar nelere şahit, ne sırlara tanık olmuştur.
İnsanlık tarihine bakarsanız  sırların, zamanı geldiğinde, vicdanlardaki ifrazatı atmak için saklandığını anlarsınız.
ckd


SIRILSIKLAM ANILAR

Üzerinde yürüdüğüm  
Arnavut kaldırımında bile
Taşlar küsmüşler bir birine
Her biri, bir yanda
Ayağımın altında.. 
Sallanıyor sanki..
Kocamış dünya,

Kaldırım taşlarının
İsyankar olduğu bu şehirde
Yönetimi laçka olmuş  ülkemde
Sıkı bir rejimdeyiz.
Biz buna  kısaca
"Sıkı Yönetim" deriz

Sene 1971 Haziran,
Cibali karakoluna çağırdılar
Gitmesek olmaz
Sözümüzün eriyiz
Karakol  Komiseri baba adam
Mahalleden tanırda beni
Tutuklamadı.. Kıyak geçti
Şükür.. İçerde değiliz…

Şimdi  o solumda
Ben onun sağında
Balat sokaklarında yürüyoruz.
Ayrılmadan..
Sıkıca tembihliyor
-Sen, dürüst bir delikanlısın
-Haydi  aslanım..
-Unutma sakın.
.-Yarın Sultanahmet’e ifadeye gideceksin
-Mevcutlusun!..
-Bekçiyi yanında götüreceksin
-Garibandır bekçimiz
-Dolmuş ücretini sen ödeyeceksin.

Cumbalı binalar arasında
Balatta…
Bulmadan kaybettiğimiz
Adalete saydırıyorum
Gözlerim kararmış
Sıkıntılı, asabi ve huysuzum
Tam yakarım ben bu dünyayı
Diye düşünürken…
Balat karakol amiri
Üç yıldızlı Baş Komiser..
Onun tatlı dili
Ve bana olan  güveni
Kurtarıyor dünyayı elimden..

Kara bulutlar çökmüş
Yüreğime… 
Bir de şehrin üstüne
Derken bir sağanak tutturdu
Gök hiddetle gürledi önce
Sonra kudurdu!..
Tepemizdeki gökkubbe
Yağmur olmuş  yağıyor
Tanrılar bile isyan etmiş..
Bu duruma
Hüngür,  hüngür ağlıyor

Ahmak ıslatanda değil mübarek..
Sağanakta yürüyorum
Şimdi şeklini unuttuğum
Kıvırcık saçlı..
Fingirdek Arap kızı..
İnanmayacaksın ama
O an, seni düşünüyorum
Tam pencerenin önünde
Seni hep aldığım yerde
köşede dikiliyorum
Sırılsıklam olmuş,
yağmura aldırmadan
Perdeni açmanı bekliyorum.
Ahmak ıslatanda yürümesem de
Ahmaklık bu yaptığım.. 
Biliyorum.
O gün anladım ağlayan
bir adamın ağlarken
kahkaha atabileceğini
sadece sevmenin yetmediğini
İnsanın sevilmesi gerektiğini
O gün karar verdim
Özgürlüğümden
ödün veremeyeceğimi
Islak bir gecede
Dere gibi akan
Arnavut kaldırımında
Duygu yüklüyüm
Yalpalıyım, dengesizim, yürüyorum.
Ara sıra yağmur altında durup
Kendime gülüyorum
Sen nereden bileceksin
Karakola neden geldiğimi
Seninle olan dünyamda
Her şey pembe değil mi  
Neden diye sorma..
Bilmiyorum!.
Sen beni bilirsin..
Belki bir zorbaya
Nazik davranmadım
Diklendim.
Saçım ıslak
Görüntüm
Yağmur altında bir ahmak!..
Gözüm iki çeşme..
Öfkemden ağlıyorum
Umutlanmak istiyorum
Arıma gidiyor.
Sağanakta durmak..
İç karartan bu karanlıkta
Geleceğe alaca bakmak..

Ağırlaştı.. Paçalarım..
Hele saçlarım.
Yorgunun...  
İnadına yürüyorum.
Avazım çıktığı kadar
Karanlığa haykırıyorum
 “Darbenizin!.."  Diye
Okkalı bir küfürler savuruyorum
Zorbalığa..
11 Mart'a ve  muhtırasına
Dikta Generallerinden başlıyor
Mahalle bekçisinde noktalıyorum
Ne biliyorsam...
Saydırıyor.. Okuyorum.

Salmatomruk’tan  yukarı çıkıp,
Fevzi paşa'ya geçeceğim
Kafama koydum bu gece
Dünyadaki tüm diktatötleri sileceğim..
Ateşi yıllarca sönmeyecek  öfkem
Gücü hiç eksilmeyen bir iradem var
.. Ve benin unutmama tüm bu olanları
Bir o kadar daha yol var
Bu günler  geçek elbet..
Yaşayacak..
Ama,  unutmayacağım
İpliğiniz pazara çıkana kadar
Yeminimi bozmayacağım
İnan bu günlerin
Her anını yazıp
Ölmeden
Geleceğe postalayacağım

Cemal K. Demir
2011





Hiç yorum yok: