Normal
insanlar işler çıkmaza girmeden önce düşünceye başvururlar çünkü onlar düşünce
gücüne inanırlar. Akla değer vermeyen âdem ise işlerini Allaha havale eder.
Aslında sanal olarak tanrı varlığına inansa da onun buyruk aldığı kişi Tanrı
değildir. Tanrı ile kul arasına kendilerini koyan din adamları veya çok bilen
Cuma gediklileri, cahil tanrılardır. Bu muhteremler üçüncü bir ses olarak tanrı
buyruğu gibi emirler vermelerinden de anlaşılacağı gibi, kendisini tanrı yerine
koyan egosunun esiri olmuş kimselerdir. Tebaası sandığı 80 milyon vatandaşın
kaderini de böylece bu cahil tanrıya teslim etmiştir. Elbette ki Tanrının gücü
hiç bir güçle sınanamaz. Fakat Allah dünyevi işlerinde başvurulacak mercii
değildir. Tanrı onun sana verdiğin aklı kullanamadığında, kendisini inkâr
ettiğini buyurmuştur. Onun içindir ki, sana yolladığı kitabına ilk söz olarak
“Oku ya Âdem.” Cümlesini buyurmuştur.
Kendin öğrenmeye çabalamaz her iyi ve iyiye yoğrulmayan mendebur işin için
Allahtan yardım ister veya işi onun üzerine yıkarsan. Tanrı da kul da senin
adamlığını sorgular. O sebeple adam olan ruhani işlerimin harici hiçbir işini
Allaha havale etmez. İnsana verilen akıl doğrultusunda her âdem kendi kaderini
kendisi belirler. Aklın varsa birçok yanlışı yapmaktan kaçınırsın. Ve yine akıl
yoludur beşeri ahlaksızlıklardan ve terbiyesizce davranışlardan uzak tutan.
Mesela askerimi kendi hırslarım için ateşe atmazsın. Ateşe atıp ta sonra şehit
oldular demeye utanırsın. Vatanı için ölüme giden bu yiğitlere de iftira atıp,
hapislerde çürütmezsin. Kendimi Allah’ın elçisi gibi görmeye arlanırsın. Kamyon kazasında ölene de, devlet memurudur
diye şehitlik payesi vermeye utanırsın.
Dahası, toplumun kurallarına uymaya özen gösteririm. Kimsenin sende
hakkı kalsın istemezsin... Ben bu fakir milleti gırtlağına kadar borca batırıp,
saray yaptıramam dersin. O sarayın ismini küllüye olarak değiştirip te yaptığım
ayıbı yaftalayamam. Memleketi yaşanmaz hale getirip, her bombalama olayından
sonra yüzlerce talihsiz insanın hesabını vermek için, istifa etmek yerine,
hadisenin vuku bulduğu bölgeye şehitler ismini vermekten hicap duyarsın.
Utanmaktan ve vicdan acısından halkımın içine çıkamazsın, her gün gelen
şehitleri ana babalara anlatamazsın. Halkının malını zimmetine geçirip te sonra
da pişkinliğe vurup, montaj bu montaj diyemezsin vicdanın tırmalar gırtlağını.
Tüm suçları benim ve avenemin suç ortağı olduğumuz Fetö’ye yükleyemezsin.
Yukarıda Allah var der korkarsın.
Benim
üzerimde resmi olarak seksen milyonun siyasi sorumluluğu olmadığı halde, sadece
insan olmanın bana yüklediği bir sorumluluğu alabiliyorsam. Sen halkın
sorumluluğunu üzerinde taşımaya and içmiş, bu konuda halkın meclisinde yemin
etmiş biri olarak. Halkın tüm değerlerini yok etmeye arlanmıyor musun? Halkın
rejiminden başlayarak, adalet, ahlak, eğitim ve tüm maddi ve manevi değerlerini
yok etmeye hakkın olduğunu nasıl düşünebilirsin.
Cemal
K. Demir
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder