23 Ocak 2018 Salı

SAMATYADA BİR KÜÇÜK EV



İSTANBUL’DA SAMATYA

SAMATYA’DA “KÜÇÜK EV”

Samatya’ya deniz tarafından girdiğinizde Tren köprüsünün altından geçersiniz sağda bu günlerde seferleri durdurulmuş tren istasyonunu geçerek ilerlersiniz. O zaman Samatya’nın balık ve anason kokan havasını ciğerlerinize çekmeye başlarsınız. Daha masaya oturmadan keyiflenirsiniz. Birkaç adım attığınızda yolunuzun ikiye ayrıldığını görürsünüz. Siz sağda kalırsanız, meydana irili ufaklı serpilmiş meyhaneler meydanına dalarsınız.

Sol taraftaki son meyhane ismi gibi kendisi de küçük olan bir evcik.  Küçücük, içeride bir buçuk masaya yer var o da balık istifi, ancak çok samimi bir ortam için uygun. İnanın o samimi ortamı bu şehri İstanbul’da ancak Samatya meyhanelerinde bulabilirsiniz. İddia ediyorum, Samatya İstanbullun hiçbir yerine benzemeyen güzellikte meyhanelere sahip. Bir yerin güzelliğini coğrafi konumu için söylüyorsanız, onun adı sessiz mutluluktur. Sadece siz mutlu olur, mutluluğunuzu içinizde yaşarsınız. Bir mekânın servisi ve mezeleri için güzel buluyorsanız, gururunuz okşanır siz ayrıcalıklısınız. Paranız kadar mutlu olursunuz. Bu mutluluğu mekân sahibi ve siz aranızda paylaşırsınız. Fakat bir mekânda samimi bir ortam içindeyseniz, yerinizin dar olmasına, içerdeki ızgaranın dumanına aldırmazsınız, çünkü siz kendinizi o mekânda evinizde hissedersiniz. Mutluluğunuzu yan masalarla ve tüm kainatla paylaşırsınız. İşte size bu ortamı dünya yüzünde sağlayacak en etkili unsur insandır. İnsan faktörüdür. Yalın insan, hesapsız. Si kim olursanız olun, ister cebi dolu bir kalantor, ister ayakkabı boyacısı bir âdem. Size gösterilen itibar hep aynı olacaktır. Tabi ki bu durum Samatya’da dünden bu güne oluşmadı. Burada asırlar boyunca yaşamış olan değişik kültürlerin aralarında geliştirdiği hoşgörü öğretisinin günümüze kadar gelen izleridir Samatyayı diğer meyhanelerden, diğer toplumlardan ve diğer esnaflardan ayrı tutan. Samatya da rakı balık satılmaz. Samatya’da rakı şarap içilir, balık ve mezeler yenir. Ama insanlık ikram edilir. Hem de hiçbir yerde görmediğiniz insanlıktı bu. İçten gelir, akar ılık ılık içinize doğru.

Samatya’da Küçük ev. O küçük evden dışarıya taşan yürekleriyle iki adam Mustafa’dan mekânın içi sorulur. Kemal tatlı dilli meydancı. Servisin en alasını şimşek hızında ve siz fark etmeden yapar bunu. Birkaç yıl önce Mustafa’yı tanıdım. Daha sonra Kemal geldi, birleştiler. Hani salataya kıvamı kadar malzeme koyar kıvamında karıştırırsan güzel olur ya. Mustafa ile Kemalde öyle tam kıvamında uyuşan bir ikili. Gelin bu insanlığın ve gerçek lokanta esnaflığının son temsilcilerini ara sıra da olsa ziyaret edelim. Yemesek içmesek te, önlerinden selamsız geçmeyelim. Unutmadan söylemek istiyorum. Samatya’da bir meyhaneye davet edilirsiniz, fakat sizi kimse kolunuzdan çekmeye kalkmaz başka semt hamutçuları gibi. Girmeseniz de gönül koymaz. Çünkü onlar her ne olursa olsun insan kalmaya yeminlidirler. O sebeple kendileriyle ve cümle âlemle barışık yaşarlar.

Mustafa, Kemal ve çalışanlarına bu mesleği hakkıyla yaptıkları için, bir meslek erbabı olarak sonsuz teşekkürlerimi sunarım.

Cemal K. Demir

 


 







 

 

Hiç yorum yok: