24 Şubat 2012 Cuma

PAYANDALAR (Rahmetli Yunus Eniştemin anısına)


PAYANDALAR...

Eniştem Karadenizliydi, tabi her Karadenizli gibi onunda kendine has şivesi vardı. Gergin olmayan konuşmalarında şivesi olduğunu pek fark etmezdiniz fakat nedendir bilinmez birine kızdığında o kendisine has olan şivesinin en ağdalısıyla basardı gamatayı.  Aynı zamanda inşaat işleriyle de uğraşan ve aniden parlayıp, saman alevi gibi tek bir har verip, kabuğuna çekilen bu irice adamı çok severdim. Yine çok sevdiğim Teyzemin kocasıydı Yunus Enişte. Beni bazen yapımını üstlendiği inşaatlara götürürdü. Yine öyle bir gün, yanında çalıştırdığı kalfanın yeni atılan beton kalıbına destek için koyduğu payandalarda ikisi 14 gün (Eskiler bilirler Beton kalıpta 21 gün kalmadan kalıp sökülmezdi) sonra kırılmış ve betonun yarısı çökmüştü. Betonun diğer yarısı da eğilmiş, işe yaramaz hale gelmişti.  Kırılma sebebi, Kalıpçı kalfanın, başka bir şehirdeki daha yağlı bir işe yetişebilmesi için, kalıbın sağlamlığını kanıtlama fikriyle birkaç Payandayı sökmesi olmuş. Kalan payandalar yükü taşıyamamış. Felaket bununla da sınırlı kalmamış, bu haltı yiyen usta beton atıldı iş bitti diye erkenden gitmişti. Eniştem manzaraya şöyle bir kaktıktan sonra, yüksek bir tonda,  –Hey gidin ustası, bana caka-mı sataydun… Yukarıdan bakaysun ha!..  Aniden bana dönüp, -Bak goraeysun bunin yaptuğuni  çocuk! Ustayım demekle usta olunmaz. Sen bin kere ustayım dersin, ama işin yalanlar seni. Usta olmadiğuni suratinu ortasina vurir, o beceremeduğun iş diyerek söylenmeye devam etti.  –Sen! Ben ustayım demeyeceksin. Sen usta olduysan ustan el verir sana. Ustan diyecek sana, sen ustasın diye.. Ustan diyecek bana bu uşak ustadur diye…  söyleniyor, bir yandan da kalan bir yardımcı ve üç beş işçiyle bu işin olmayacağını anlatarak, etrafındakilere işçi bulmaları gerektiğini anlatıyordu.
Bu olay öncesi ben payandalar hakkında  isminden başka hiç bir şey bilmiyordum. Payanda isminin anlamı dışında pek bir şey ifade etmiyordu benim için. Ta ki bu sene başına kadar, bu sene başında karşımızdaki boş arsaya bina dikilmeye başlanana kadar. Bu bina bana eniştemi hatırlattı. Allah Rahmet eylesin,  eniştemde payandaları aklıma soktu.  Velhasıl ben, yılbaşından bu yana payandalarla ilgili pek çok kitap karıştırdım, Neticede, bu araştırma benimle payandalar arasında duygusal bir bağ oluşturdu ve ben bu sebeple, son bir buçuk aydır, payandaları düşünür oldum, ne yerler ne içerler, nasıl yaşarlar, kırılgan, alıngan mıdırlar?  Hayır, sandığınız gibi değil, yani kafayı sıyırmadım henüz, bende biliyorum payandaların hislerinin olmadığını ama bırakın biraz öyle olduğunu düşünüp dertleşelim. Önce taşıdığı sıfattan yola çıkarak, işlevini düşünmeye başladım. Yaptığı işe hiç saygı duyulmadığını üzülerek tespit ettim payandanın. Çünkü işlevi bittiğinde ve hemen yapımına başlayacak başka bir yapı yoksa veya bir kaç kullanımda eskimiş eksilmişse, işi bitiktir bu garibin.  Yakılacağı gün yaklaşmış demektir. Ne acıklı bir hikâye değil mi? Hayatlarında destek olmaktan başka bir işe yaramayan bu özensiz yontulmuş kereste artıklarıyla. Adam Pinokyo ismini verdiği bir tahta bebek yapıyor, hiçbir işlevi olmadığı halde bu uzun burunlu bebek, dünyanın beğenisini kazanıyor. Bırakın o zaman benim payandamı sizlere bir tanıtayım.
Payanda olarak birçok materyali kullanabilirsiniz fakat en makbulü ahşap olandır. Yani odun olanı, mertekten yapılan payanda siz atmadıkça, yıllarca hizmetinizi görür. Arada bir gönül almak maksadıyla sırtını okşamanız yeterlidir onun için. Eğilip bükülmede üstüne yoktur. İstediğiniz şekilde yontabilirsiniz bu payanda denen kerestenin adisini.
Payandaların kullanıldığı yerleri ve önemini eniştem sayesinde öğrenmiş oldum. Ben birçoğunuzun yaptığı gibi payandaları hiç hafife almadım. Bana hep, yapılması gerekli olan pis ve zor işler için yontulmuş odunlar olarak görünmüştür payandalar. Ayrıca payandalar ahşap bina yapımında da çok kullanılır. Orada da akıbetleri aynıdır. Ustanın binanın bittiğine karar vermesiyle, yani çatı kirişleri çakıldığında ilk atılan yine payandalar olur.
Buna rağmen ne zaman ararsan her cinsten payanda bulman mümkündür. Çünkü sair zamanlarda kimse payandanın yüzüne bakmadığından olsa gerek, sana yan roller vereceğim dediğinizde koşar gelir sete payanda. Aslında o kendisinin payanda olduğunu da bilmez siz ona sen benim en büyük destekçimsin diyerek verirsiniz o rolü. O da bir işe yaradığı için değil, kendisinin adam yerine konulmasından dolayı mutludur, hemen kapar işi.
İş bitene kadar kraldır o! Her gün sırtı sıvazlanır, o olmadan binanın ayakta durmasının imkânsız olduğunu bilen ustanın göz bebeğidir.  Bir süreliğine padişahın sadrazamı gibi hisseder kendisin, eskiden avlu diplerindeki çalı çırpı arasında konaklayan payanda.
Payandanın onuru olmaz demeyin. Kendine göre bir kırık camın bile onuru vardır. Siz bir sorun o kırık cama veya bir kenara atılmış payandaya neler hissettiğini anlatsın size.  İşinin bittiği kendisine söylendiğinde, içinde kabaran volkanı tarif etsin, etsinde yüreğiniz paramparça olsun vicdan yarası sarsın her yanınızı. Alt tarafı bir payanda, onlarda his olmaz, cansızdır diyemeyiz bilmemize rağmen öyle olduklarını. Hele bir kenara attığınızda, sobada yanacağını anlarmış gibi sessizce ağlayan hali hiç gitmez gözünüzden. Garibim etrafındaki tüm odungiller ailelerini kapı, kapı dolaşıp dert yanar. Bu bana yapılanlar haksızlık değimli diye, hatta ustanın inşaata ne hileler karıştırdığını da ifşa ederek.  İşlevinin bittiğine karar veren ustası tarafından, bir kenara atılana kadar o hilebaz ustadan yana tavır koyduğunu unutarak yapar bu şikâyetlerini.
Şimdi önümüzde bu hikâyeyi yazmama sebep olan, anasının ak sütü gibi AK bir bina yükseliyor. Yapıda ikinci katın betonu çok yakın bir zamanda atılmıştı. Ve beton kalıbını tutması için çok sağlam çelik payandalar kullanılmıştı...   Ama ne görüyorum! Kalıba destek veren payandalar aniden bir bir sökülmeye başladı. Bina inşası henüz bitmemişti ve o payandalara ihtiyaç vardı. Adları ister mehmet, ister Ahmet veya liboş yandaş olsunlar. İnşa anında binayı payandalar tutar. Yazık, çok erken söküldü bu payandalar. 
Çok erken…
. İstermisin diyorum. Acaba  ustalık dönemi olduğunu açıklayan, acemi bir usta kendini henüz kıvama gelmeden usta ilan ettiği gibi, yine kıvama gelmemiş betonu kıvama geldi, diye düşünerek kalıba destek veren payandaları erken atmış olmasın…
Veya Payandalar destekleri karşılığı kendilerine vaad edilenleri alamadılar veya geçte olsa, kullanıldıklarını anlayıpta mı bir bir desteklerini çekiyorlar AKP den diye düşünür oldum son zamanlarda.
Aklıma gelen başıma gelir, şimdi önümüzdeki bir kaç gün tedirgin bekleyeceğim. Ha yıkıldı, ha yıkılacak.
Cemal K. Demir
İst. 24.02.2012

1 yorum:

billybilly dedi ki...

Cemalcim
Bu dunyada her kez oyle yada boyle PAYANDA !
isin bittimide iskarta...