17 Aralık 2013 Salı

CEMAATİN "ŞÜKÜR DUASI" BİTMİŞTİR…

Bakan çocukları, AKP’li belediye başkanı, bakan danışmanları, AKP’ye yakın iş adamları ve bürokratlar gözaltına alındı.

Türkiye’nin en büyük mali operasyonlarından biri yürütülüyor. Operasyonu eski Ergenekon savcısı Zekeriya Öz yönetiyor ve cemaatin kanalı Bugün TV operasyonu canlı olarak yayınlıyor.

 Bu ne demek oluyor?  Resme biraz geriden bakıp tüm kompozisyonu görebildiğimizde,  dershanelerin kapatılması kararıyla başlayıp, gittikçe alevlenen söndürülmesi henüz tamamlanamamış bir yangının tam ortasında buluruz kendimizi.  Tahmin edilebileceği gibi,  cemaatle hükümet arasında kılıçların henüz kınına girmemiş olduğunun açık bir belirtisidir bu görüntü. Bir çoklarımızın rant kavgası dediği  olay rant kavgasından olamaz. Çünkü hükümetin en yetkili ağzının “Ne istedilerse verdik.” Diye belirttiği gibi, cemaat ve hükümet arasında rant çoktan paylaşılmış durumdadır. Ne var ki cemaatin nüfuzunun kendi iktidarları döneminde, hızlı bir şekilde adli ve idari yapılaşmada yer alıp, palazlanarak kontrolü ele almaları hükümette alarm zillerini harekete geçirmiştir.  Çare bulunmuştur,  bu bataklık kurutulmalıdır. Bataklığın kurutulması için önce onu besleyen kanalların ortadan kaldırılması gerekmektedir. İşte “Dershane operasyonu” budur. Cemaatin  can damarları da dershanelerdir.  Dershaneleri olmayan bir cemaat beslenemez, genç kuşakları aşılayıp taraftarlarını arttıramaz. Onun içindir bu yaygaranın sebebini .. Para pul ve rant olarak adlandırarak,  izah etmeye çalışmak aymazlığın, sorumsuzluluğun sizi yok edecek olan son halkası olur.  Öyle ki, tedbir alınmadığında tüm Türkiye’yi altına alabilecek bir çığ tehlikesine  masumane bir isim yakıştırmak bu durumda hiç birimizin haddi olmamalıdır.  Cemaat tehlikesini hafife almak, insanın kendisine  ve tüm insanlığa yapabileceği en büyük ihanettir.   

Masum olduğuna inanılan cehalet,  toplumu içten kemiren ince hastalıktan daha büyük bir tehlikedir. Önlem alınmadığı taktirde toplumu ortadan kaldıracak boyutlara gelir ve siz bir şey yapmaya fırsat bulamadan yok oluşunuzu seyreder bulursunuz kendinizi, bu günlere nasıl geldiğinizi anlayamadan bağnazlık dehlizinde kaybolup gidersiniz..  Cehalet en kolay satın alınan bir şeydir, hiç bir şey ödemeden sadece kuru vaadlerle elde edip kullanabilirsiniz cehaleti. Bu cahilin durumuna göre değişkenlik gösterir bazılarına  cenneti vaad edersiniz. Bir diğerine ise onun fakirliğine sebep olduğu  sanılan görünmez düşmanı ezme fırsatını vereceğinizi söylersiniz. Her şeyin, insan yaşamının bile beş para etmediği  cahil toplumda tarafgirlik hizmetide bedavadır. Karşılığı ezikliklerini gidereceği sanılan güçlü olma  isteğidir sadece..  Cehaletin  kolay elde edilir olması sebebiyle, siyasete alet edilmesi daima revaçta olmuştur siyasetçiler arasında. Toplum için büyük bir tehlike arzetsede, en kolay elde edilen, kandırılan kesim dini duyguları okşanan kitle olduğundan her zaman o kesime yönelen politikacı için çantaya koyulmuş birer keklik gibidir cehalet. Doğru veya yalnış, imamın ağzından çıkan laf geçerlidir onun için. Aslında kurbandırlar ve hep önce onlar kurban edilirler. Fakat sorumsuz siyasetçilerin kullandığı cahil radikal kitle toplum için olduğu kadar, kendileri içinde büyük tehlike arz eder. Bir  siyaset üstadının, bir hatip'in icadı “İLERİ DEMOKRASİ” diye bir sloganla yurtta bir türlü yerleşemeyen demokrasi isteyen kesime sanal demokrasi sözü verilirken, dindar kesime bu rejimin sonunun getirileceği müjdesi verme gibi, insana yakışmayan takiyyeci bir yılışık yöntem uygulanmıştır. Top yekün girişilen bir demokrasi promosyonu ile yurdun tüm cahiliye ve çıkar çevreleri koalisyonu oluşturulmuş ve  seçim sistemindeki antidemokratik yapıyla oy çoğunluğu elde edilerek iktidara gelebilmektedir. Yanlış olan budur. Seçim manüplasyonları her ülkede olması muhtemel bir olgudur. Fakat bizde seçim sistemi resmi olarak manüplasyona müsayit hale getirilmiştir. Bilinçsiz kitleleri oy potansiyeli olarak kullanmak, bağnaz, düşünemeyen kendilerini güden bir kimsenin etrafına kümelenen inanç veya çıkar guruplarının oyları bir tek kişinin iradesi yönünde kullandırılır. Bu tehlikeli oyuna iktidar hırsına kapılan Ecevit, doksanlı yılların sonunda  baş vurmuş ve % 17 ile koalisyon lideri olarak üç partiyle hükümet kurmuştu. Sonrası malum, emanet oyların istekleri yeterince karşılanmadığı için ilk fırsatta tepetaklak olmuştur. Ecevit’in partisi şu an ne durumdadır biliyorsunuz. Turgut Özal’ında beslendiği yer aynıdır, şimdi onun kurduğu parti kalmış mıdır. Demirel, Adnan Menderes’in bir zamanlar AKP gibi Türkiye’yi sallayan partileri vardı. Hepsi din destekli, aynı zihniyetin partileriydi. O sebeple şimdi yoklar. Çıkarlar değişir ve insan ameli ister de ister. Bu güne kadar cemaatin hükmedemediği bir tek CHP kalmıştı ama, Kılıçtaroğlu’nun iradesindeki CHP için maalesef bu iddiamı tekrarlayamayacağım.  Cemaat kuralıdır, vereceksen gelirsin, veremedin mi gidersin.

AKP biraz geçte olsa bu duruma uyanmış görünüyor. Dershaneler hamlesini şimdilik ertelemeleri de cemaati tatmin etmemiş, etmeyecekte... Sen alenen bir adama; Ben seni yok edeceğim ama, bunu biraz erteliyorum dediğinde onu bu sözlerle  ne kadar rahatlatabilir, teskin edebilirsin. Olacak şey değil..  Bu kavganın bir tarafın yok olmasına kadar süreceği bir sürece giriyoruz, çok dikkatli olmalıyız. 

Bu kavgalar hep böyle aba altından karşılıklı olarak bir birlerine sopa göstermeleri ile başlar. Sonra o sopalar acımasızca kafa göz yarar. 
Din’in tarifini yaparken en önemli vurgu, hatta tüm dinlerin ortak vurgusu “Ahlak” kelimesidir. Oysa dindar kesim diye geçinen iktidar ve onun daha düne kadar kankası olan cemaatin  tüm kirli çamaşırlarının karşılıklı olarak acımasızca ortaya döküldüğü bu kavgada yüksek tonda ahlaksızlıklarını ilan etmelerini kanıksıyormuyuz nedir, hiç aldırmaz olduk.  Bu çıkar koalisyonuna oy veren kesimin aymazlığına da pes dememek elde değil. Bu kavgalar olurken tüm dünyanın traji-komik bu duruma şahit olması ne acıdır.. 

Sopa göstermenin çok değişik yöntenleri vardır. Mesela çok değerli spor adamımız eski televoleci, şimdinin baş yorumcusu “Sn Hacı Hakan-ı Şükür Paşa” da kendi inisiyatifiyle istifa etmedi herhalde.  O da bir sopa gösterme tarzıydı. Baksanıza iki kelimeyi bir araya getiremez dediğin biri, iki sayfalık istifa mektubu yazması ve bu mektupta dershaneler vurgusu yapıp, düne kadar eteğine yüz sürdüğü efendisini eleştirebilmesini tanıdığınız bu zat-ı muhteremim yapabileceğine inanabiliyor musunuz.  

Şu anda olup bitenleri seyrediyor, belki de  bu iktidara beslediğimiz nefretle, of olsun diyoruz.

Ama yine de bir kötünün diğer bir kötüyle dalaşmasından iyi bir şeyler olacağını ummak safdillik olur.

İki kötünün toplamının veya bir biriden çıkarılmasının, çarpılmasının hiç bir matematik işleminde yeri olmaz.

Türkiye’nin en büyük mali operasyonlarından biri yürütülüyor. Operasyonu eski “Ergenekon savcısı ZEKERİYA (Cemaatin ÖZ  Evladı gibi)” yönetiyor.

…. ve cemaatin kanalı Bugün TV operasyonu canlı olarak yayınlıyor.

Sizlere soruyorum…  Muhalefet ve tüm sivil kuruluş örgütleri, medya ve  hatta adli merciler dahil, bu hareketi yapabilecek başka bir güç var mı şu an Türkiye de…

17.12.13

Cemal K. Demir

2 yorum:

billybilly dedi ki...

Yoruma hacet yok.
Gercekler dort dortluk ortada !

billybilly dedi ki...

Yoruma hacet yok.
Gercekler dort dortluk ortada !