9 Eylül 2018 Pazar

SOKRATES İLE SOHBET


 

Bazen sorunlar birikince dünyanın gelmiş geçmiş en iyi düşünürlerine danışırım ben.

 Düşün gücüne önem verdiğim için olsa gerek, aram hepsiyle iyidir. Ben böyle düşünürken, dürüstlüğü ve o olguyu yaşatabilme idealleri uğruna affedilebileceği halde ölümü tercih eden ahlaklı adama bu çıkmazımı bir danışayım istedim.

 Öyle ya bizim buralarda da son 15 yıldır ahlaksızlık prim yaparak artmakta, üstelik Müslüman olduklarını iddia eden bir kesim arasında sınır tanımayan ahlaksızlıklar olmakta. Kadın başını yular gibi bağlı tutabildiğin de çalmak, öldürmek, yasa tanımamak, aşağılamak ve saygısızlığın her türlüsü serbest olmuş. Soralım bakalım ünü MÖ 469 Yılında doğup, 399 yılında ölen Sokrates bu işe bir çözüm üretebilecek mi?

BEN BEY: -Üstadım öncelikle bu kadar çok işiniz arasında benimle bu söyleşiyi kabul ettiğiniz için milletim ve şahsım adına teşekkür ederim.

 Fazla uzatmadan hemen ilk sorumu soruyorum.

BEN BEY: -Haksızlık yapan biri yaptığı haksızlığın farkında olamaz mı? Olursa rahatsızlık duymaz mı?

SOKRATES: Haksızlık yapmak, haksızlığa uğramaktan daha acıdır. İnsani duygular taşıyan birinin rahatsızlık duymaması imkansızdır.


BEN BEY: -Bizimkinde bir nüfus arttırma merakı başladı, tutturdu 3 çocuk. Yok, o da yetmez, bakın bunlar çok cansız sapır sapır ölüyorlar. Siz 5 yapın 3 ü oğlan olsun.

SOKRATES: -Her durumda evlenin. İyi bir eşiniz olursa mutlu olursunuz. Eşiniz kötü olursa filozof olursunuz. Çocuklar iyidir, bahçede oynarlar.

BEN BEY: - Hocam siz 2400 yıl uzaktasın, hatlar karıştı galiba. Ya da sorumu anlamadınız. Mesele evlenmek değil. Yatak odamıza girdi birisi, devamlı ne yapacağımızı, nasıl yapacağımızı söylüyor. Af buyurun ama çok yakında pozisyonları da o amca belirleyecek.

SOKRATES: - Tabi ki, sorunuzu anladım, ama yanından çark ettiğimi
 
Anlamam azlıktan
 gelmeniz ilginç.
 

 Bu konuda ısrar etmeyin lütfen.

 Bir densiz özelinize karışırsa haddini bildirecek sizlersiniz.

 Biz düşünürler veya tanrılar değil.

 Beni de özel işlerinize karıştırmayın lütfen.

Anladım. Anladığım aslında bizde olan eksiklikti. Her işimizi birinin bize tarif etmesini isteyen. düşün tembeli, her b..u kılı ulemaya danışan salaklar olarak bu zılgıtı hak etmiştim. Fakat yine de duramadım ve salakça bir soru daha sordum..

BEN BEY: -Hocam oruçluyken hatunu arzularsam oruç bozulur mu? (Oruç değil ama sen dünden bozulmuşsun zaten deyip, ıskartaya çıkanı arızalıdır diyerek geri kazanıma gönderemediğimizden oluyordu bunlar.)

 Neyse daha işin başında zar zor kendimi toplayıp tekrar sormaya başladım üstada.

 Ama beni bu sefer ciddiye alacağından emin değilim.

 Karizmayı fena çizdirmiştik.

 Tüm deli cesaretimi toplayarak sordum.

BEN BEY: - Üstadım birçok iyi arasından en iyisini ve birçok kötü arasından en kötüsünü nasıl seçeriz.

SOKRATES: -Sadece bir iyi vardır, adı bilgidir.

 Ve sadece bir kötü vardır, adı cehalettir.

BEN BEY: - Hocam, benim deli olduğumu düşünüyorsunuz biliyorum.

 Çünkü saçma sapan sorular soruyorum.

SORATES: -Dert etme. Delilik, korkulması gereken bir dert değildir, tersine en büyük zekâlar, onunla Helen ülkesine gelmiştir.

 Soru sormaktan çekinme.

 Soru soramamak en büyük deliliktir.


BEN BEY: - Ben de bu hocam lafına fena alıştım. Kızmıyorsunuz değil mi Hocam.

 Bizim parlamentoda milletvekillerinin nasıl düşünmesi gerektiği kendilerine yazılı olarak veriliyor.

 Buna, yani tek elden yönetime. "İleri demokrasi sistemi." Diyorlar.

 Böyle bir demokrasi sistemi var mıdır?

 Yoksa bizi yiyorlar mı?

 
SOKRATES: - Tabi ki yiyorlar.

 Dünyanın hiçbir yerinde insanın özgür iradesi ipotek altına alınamaz. Size ne yapacağınızı söyleyebilirler, ama ne düşüneceğinizi asla.

BEN BEY: - Hocam, "İnsan kavun değil ki, kıçını koklayıp anlayalım. İyi mi kötü mü olduğunu." Der bizim ata deyişlerimizden birinde. Nasıl anlarız bize söylenen sözlerin doğru olup olmadığını.

SOKRATES: - Bizim zamanımızda da şöyle bir söz vardı. “Aslında söylediklerimden çok, sakladıklarımda gizliyim. En iyisi anlamak için, konuştuklarımdan çok, sustuklarıma kulak ver.

“BEN BEY: -Haklısınız. Bu söz bana babamın vasiyetiydi. "Oğul sana söylenenleri son kelimesine kadar sabırla dinle, dinle ki gerçeği öğrenmek için söyleyenin gözlerine iyice bakmaya vakit bulasın." Derdi rahmetli.

 Ve devam ederdi.. "Dil söylemek istediğini söyler, asıl düşünce derindedir, zorlamadan çıkmaz. Ama gözlerde şavkı gizlidir."
 
BEN BEY: -Hocam, bunu söylerken hicap duyuyorum ama milletim ki, bir yerden sonra illetim oldu.

 Cahil ve çıkarcı gurup birleştiler.

 Dürüsttür diye kendi yolunu yapan muhafazakâr adı altında gizlenen cahil Müslüman simsarlarını iktidara getirdiler.

Şimdi, "15 yıl oldu devamlı kötüye gitmekteyiz.

 Sizce bu hükumete olan inancımızı hala koruyalım mı?

Der bazı bu durumdan usanmış muhafazakâr ve fakir halk.

 Ne dersiniz bunlarla devam etsinler mi. Yoksa bu cehaleti tarihe gömsünler mi?


SOKRATES: -Cahil insan kendinin bile düşmanı iken, başkasına dost olması nasıl beklenir. Atın derin bir çukura.

Bir daha çıkamasınlar. Demiyorum ama, onlardan yani cehaletten bir cacık olmaz, unutun gitsin.


BEN BEY: -Hocam, yıllar, yıllar oldu şu fakir halkımın yüzü bir türlü gülmedi.

 Sizden bir bilge, büyük bir düşünür olarak kehanette bulunmanızı istesem.

 Halkımızın yüzünün hiç değilse önümüzdeki asırda gülme şansı var mı? Diye sorsam..


SOKRATES: -İnsan, gülmediği günü, yaşadım diye hayat defterine kaydetmemelidir.

 Siz önce yaşamayı seçmelisiniz, gülmek için.

 Karanlık dehlizlere dalıp, cehennem korkusuyla bu dünyayı yaşayamazsınız.

Yaşamak için aydınlığa çıkmalısınız.

Bunu da yapması gereken sizlersiniz. Yoksa sittin sene sizi ittikleri karanlık dehlizlerde yaşamaya mahkum olacaksınız. Düşüncenin ürettiği çare eyleme geçmedikçe doğruluğu veya yanlışlığı ispat edilemez.
 

BEN BEY: - Hocam hani size ahlak kalmadığından bahsetmiştim ya, o konuyu biraz açar mısınız?

Müslüman olduğunu iddia edenler en çok kendilerinde olmayan şeyden, ahlaktan bahsederler.

Sizce insan yaşamında ahlaklı olmanın önemi nedir?

SOKRATES: -Bir insan için, ahlaklı olması ve terbiyesi, ekmek ve elbiseden daha lüzumludur.

BEN BEY: -Hocam bir b.. bilmeden ulema kesilmek, Müslümanım diye kibirlenmek.

SOKRATES: -Bir şey bilmediğim dışında başka bir şey bilmiyorum.

Fazilet, ruhun güzelliğidir.

 Felsefe, neleri bilmediğini bilmektir. Kimseye hiçbir şey öğretemem, sadece onların düşünmelerini sağlayabilirim.

BEN BEY: -Hocam, sizi bulmuşken, hazır hatlar da kesilmemişken sorayım istiyorum. Adalet sistemin iyi işlemesi için yargıçların nasıl olması gerekir.

SOKRATES: -Bir yargıç: iyi niyetle dinlemeli, akıllıca karşılık vermeli, sağlıklı düşünmeli, tarafsızca karar vermelidir.

BEN BEY: - Son sözünüz hocam..

SOKRATES: - Söyleyin o kendini ulema sanan adama..

 Bir şeyleri değiştirmek isteyen insan önce kendisinden başlamalıdır.
 

Arada çok uzun mesafe vardı, arada bir kesintiler oldu ama başardım. Şimdi sorularıma en yetkili kişiden cevaplar almış oldum.

 Sıra bunları değerlendirmeye de gelecek elbet.

 Bu yazıyı okursanız, okuyanlar kadar düşünce yeşerecek, fikirler üretecek..

Sevgili dostlar siz de öyle yapın. En iyi meditasyon soru sormakla başlar.

Siz hep olumlu düşünün.

 
Sevgilerimle.

 

Cemal K. Demir

Hiç yorum yok: