Bazen sorunlar birikince dünyanın gelmiş geçmiş en iyi düşünürlerine danışırım ben.
Düşün gücüne önem verdiğim için olsa gerek,
aram hepsiyle iyidir. Ben böyle düşünürken, dürüstlüğü ve o olguyu yaşatabilme
idealleri uğruna affedilebileceği halde ölümü tercih eden ahlaklı adama bu
çıkmazımı bir danışayım istedim.
Öyle ya bizim buralarda da son 15 yıldır
ahlaksızlık prim yaparak artmakta, üstelik Müslüman olduklarını iddia eden bir
kesim arasında sınır tanımayan ahlaksızlıklar olmakta. Kadın başını yular gibi
bağlı tutabildiğin de çalmak, öldürmek, yasa tanımamak, aşağılamak ve
saygısızlığın her türlüsü serbest olmuş. Soralım bakalım ünü MÖ 469 Yılında
doğup, 399 yılında ölen Sokrates bu işe bir çözüm üretebilecek mi?
BEN BEY: -Üstadım öncelikle bu kadar
çok işiniz arasında benimle bu söyleşiyi kabul ettiğiniz için milletim ve
şahsım adına teşekkür ederim.
Fazla uzatmadan hemen ilk sorumu soruyorum.
BEN BEY: -Haksızlık yapan biri
yaptığı haksızlığın farkında olamaz mı? Olursa rahatsızlık duymaz mı?
SOKRATES: Haksızlık yapmak,
haksızlığa uğramaktan daha acıdır. İnsani duygular taşıyan birinin rahatsızlık
duymaması imkansızdır.
BEN BEY: -Bizimkinde bir nüfus
arttırma merakı başladı, tutturdu 3 çocuk. Yok, o da yetmez, bakın bunlar çok
cansız sapır sapır ölüyorlar. Siz 5 yapın 3 ü oğlan olsun.
SOKRATES: -Her durumda evlenin. İyi
bir eşiniz olursa mutlu olursunuz. Eşiniz kötü olursa filozof olursunuz.
Çocuklar iyidir, bahçede oynarlar.
BEN BEY: - Hocam siz 2400 yıl
uzaktasın, hatlar karıştı galiba. Ya da sorumu anlamadınız. Mesele evlenmek
değil. Yatak odamıza girdi birisi, devamlı ne yapacağımızı, nasıl yapacağımızı
söylüyor. Af buyurun ama çok yakında pozisyonları da o amca belirleyecek.
SOKRATES: - Tabi ki, sorunuzu
anladım, ama yanından çark ettiğimi
Anlamam azlıktan
gelmeniz ilginç.
Bu konuda ısrar etmeyin lütfen.
Bir densiz özelinize karışırsa haddini
bildirecek sizlersiniz.
Biz düşünürler veya tanrılar değil.
Beni de özel işlerinize karıştırmayın lütfen.
Anladım. Anladığım aslında bizde
olan eksiklikti. Her işimizi birinin bize tarif etmesini isteyen. düşün
tembeli, her b..u kılı ulemaya danışan salaklar olarak bu zılgıtı hak etmiştim.
Fakat yine de duramadım ve salakça bir soru daha sordum..
BEN BEY: -Hocam oruçluyken hatunu
arzularsam oruç bozulur mu? (Oruç değil ama sen dünden bozulmuşsun zaten deyip,
ıskartaya çıkanı arızalıdır diyerek geri kazanıma gönderemediğimizden oluyordu
bunlar.)
Neyse daha işin başında zar zor kendimi
toplayıp tekrar sormaya başladım üstada.
Ama beni bu sefer ciddiye alacağından emin
değilim.
Karizmayı fena çizdirmiştik.
Tüm deli cesaretimi toplayarak sordum.
BEN BEY: - Üstadım birçok iyi
arasından en iyisini ve birçok kötü arasından en kötüsünü nasıl seçeriz.
SOKRATES: -Sadece bir iyi vardır,
adı bilgidir.
Ve sadece bir kötü vardır, adı cehalettir.
BEN BEY: - Hocam, benim deli
olduğumu düşünüyorsunuz biliyorum.
Çünkü saçma sapan sorular soruyorum.
SORATES: -Dert etme. Delilik,
korkulması gereken bir dert değildir, tersine en büyük zekâlar, onunla Helen
ülkesine gelmiştir.
Soru sormaktan çekinme.
Soru soramamak en büyük deliliktir.
BEN BEY: - Ben de bu hocam lafına
fena alıştım. Kızmıyorsunuz değil mi Hocam.
Bizim parlamentoda milletvekillerinin nasıl
düşünmesi gerektiği kendilerine yazılı olarak veriliyor.
Buna, yani tek elden yönetime. "İleri
demokrasi sistemi." Diyorlar.
Böyle bir demokrasi sistemi var mıdır?
Yoksa bizi yiyorlar mı?
SOKRATES: - Tabi ki yiyorlar.
Dünyanın hiçbir yerinde insanın özgür iradesi
ipotek altına alınamaz. Size ne yapacağınızı söyleyebilirler, ama ne
düşüneceğinizi asla.
BEN BEY: - Hocam, "İnsan kavun
değil ki, kıçını koklayıp anlayalım. İyi mi kötü mü olduğunu." Der bizim
ata deyişlerimizden birinde. Nasıl anlarız bize söylenen sözlerin doğru olup
olmadığını.
SOKRATES: - Bizim zamanımızda da
şöyle bir söz vardı. “Aslında söylediklerimden çok, sakladıklarımda gizliyim.
En iyisi anlamak için, konuştuklarımdan çok, sustuklarıma kulak ver.
“BEN BEY: -Haklısınız. Bu söz bana
babamın vasiyetiydi. "Oğul sana söylenenleri son kelimesine kadar sabırla
dinle, dinle ki gerçeği öğrenmek için söyleyenin gözlerine iyice bakmaya vakit
bulasın." Derdi rahmetli.
Ve devam ederdi.. "Dil söylemek istediğini
söyler, asıl düşünce derindedir, zorlamadan çıkmaz. Ama gözlerde şavkı
gizlidir."
Cahil ve çıkarcı gurup birleştiler.
Dürüsttür diye kendi yolunu yapan muhafazakâr
adı altında gizlenen cahil Müslüman simsarlarını iktidara getirdiler.
Şimdi, "15 yıl oldu devamlı
kötüye gitmekteyiz.
Sizce bu hükumete olan inancımızı hala
koruyalım mı?
Der bazı bu durumdan usanmış
muhafazakâr ve fakir halk.
Ne dersiniz bunlarla devam etsinler mi. Yoksa
bu cehaleti tarihe gömsünler mi?
SOKRATES: -Cahil insan kendinin bile
düşmanı iken, başkasına dost olması nasıl beklenir. Atın derin bir çukura.
Bir daha çıkamasınlar. Demiyorum ama, onlardan
yani cehaletten bir cacık olmaz, unutun gitsin.
BEN BEY: -Hocam, yıllar, yıllar oldu
şu fakir halkımın yüzü bir türlü gülmedi.
Sizden bir bilge, büyük bir düşünür olarak
kehanette bulunmanızı istesem.
Halkımızın yüzünün hiç değilse önümüzdeki
asırda gülme şansı var mı? Diye sorsam..
SOKRATES: -İnsan, gülmediği günü,
yaşadım diye hayat defterine kaydetmemelidir.
Siz önce yaşamayı seçmelisiniz, gülmek için.
Karanlık dehlizlere dalıp, cehennem korkusuyla
bu dünyayı yaşayamazsınız.
Yaşamak için aydınlığa çıkmalısınız.
Bunu da yapması gereken sizlersiniz. Yoksa
sittin sene sizi ittikleri karanlık dehlizlerde yaşamaya mahkum olacaksınız.
Düşüncenin ürettiği çare eyleme geçmedikçe doğruluğu veya yanlışlığı ispat
edilemez.
BEN BEY: - Hocam hani size ahlak
kalmadığından bahsetmiştim ya, o konuyu biraz açar mısınız?
Müslüman olduğunu iddia edenler en çok
kendilerinde olmayan şeyden, ahlaktan bahsederler.
Sizce insan yaşamında ahlaklı olmanın önemi
nedir?
SOKRATES: -Bir insan için, ahlaklı
olması ve terbiyesi, ekmek ve elbiseden daha lüzumludur.
BEN BEY: -Hocam bir b.. bilmeden
ulema kesilmek, Müslümanım diye kibirlenmek.
SOKRATES: -Bir şey bilmediğim
dışında başka bir şey bilmiyorum.
Fazilet, ruhun güzelliğidir.
Felsefe, neleri bilmediğini bilmektir. Kimseye
hiçbir şey öğretemem, sadece onların düşünmelerini sağlayabilirim.
BEN BEY: -Hocam, sizi bulmuşken,
hazır hatlar da kesilmemişken sorayım istiyorum. Adalet sistemin iyi işlemesi
için yargıçların nasıl olması gerekir.
SOKRATES: -Bir yargıç: iyi niyetle
dinlemeli, akıllıca karşılık vermeli, sağlıklı düşünmeli, tarafsızca karar
vermelidir.
BEN BEY: - Son sözünüz hocam..
SOKRATES: - Söyleyin o kendini ulema
sanan adama..
Bir şeyleri değiştirmek isteyen insan önce
kendisinden başlamalıdır.
Arada çok uzun mesafe vardı, arada
bir kesintiler oldu ama başardım. Şimdi sorularıma en yetkili kişiden cevaplar
almış oldum.
Sıra bunları değerlendirmeye de gelecek elbet.
Bu yazıyı okursanız, okuyanlar kadar düşünce
yeşerecek, fikirler üretecek..
Sevgili dostlar siz de öyle yapın.
En iyi meditasyon soru sormakla başlar.
Siz hep olumlu düşünün.
Sevgilerimle.
Cemal K. Demir
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder